Hakkımda

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
ADANA, kardeşliktir “bize gidelim”dir , “bizde yiyelim”dir , “bizde kalalım”dır… “Bende para var oğlum sen gel”dir.. Beraber dayak yiyip… …kahkahalarla seneler boyu hatırlamaktır..

9 Şubat 2017 Perşembe

SIFIR BİR BİR ZAMANLAR ADANA'DA


Adana’da çekilmeyip, içinde Adanalı olmayıp aynı zamanda Adana’ya dair en küçük bir iz bile taşımayan onlarca Adana konseptli diziden sonra süper gibi bir internet dizisi başladı: “Sıfır Bir – Bir Zamanlar Adana’da”

Yer Adana… Hürriyet Mahallesi… Konu:  Yasadışı yollara bulaşıp zamanla Adana'nın en güçlü çetesi haline gelen bir kaç gencin yani Savaş, Cio ve Özgür’ün hikayesi. 'Sıfır Bir- Bir Zamanlar Adana'da' isimli internet dizi adından sıkça söz ettiriyor.  Adana şivesi,  yürek hoplatan sahneleri, müzikleri ve hiç düşmeyen temposuyla oldukça etkileyici bir dizi ‘Sıfır Bir”. Her bölümüyle izleyici kitlesini daha da genişleten Sıfır Bir haliyle televizyon kanalları ve yapımcıların da radarına girmiş. Ama onların bu konuda hiç acelesi yok, hallerinden memnunlar.  Çünkü bu işi para için değil, sevdikleri için yapıyorlar. Ve kendi deyimleriyle ‘kardeşlik hukukuyla’ hareket ediyorlar. Çok kısa sürede You Tube üzerinden yayınladıkları bölümlerle izleyicilerde bağımlılık yaratan Sıfır Bir’i henüz seyretmediyseniz göz atmanızı öneririz. 



şehire DAİR AYRINTILAR

*Adana gettolarında çok sık rastalayabileceğimiz, “Mondial 125 cg” olarak bilinen motorsiklet modeliyle Çatalan köprüsünde akrobasi hareketleri yapan gençler,
*Yoksul mahallelerin en önemli ritüellerinden birisi olan güvercin beslenen damlı evler, 
*Kentin kenar mahallelerinde bulunan horoz dövüşü kahvehaneleri,
*Tablasıyla mahalleye gelen bici bibici ve etrafında toplanan çocuk korosu,
*Sıcak diye meybuz yiyen çete üyesine “sıcaksa git kanala atlasana deli” repliği. Sulama kanalları mahalle çocukları için çok önemlidir. Birçok Adanalı çocuk yüzmeyi bu sulama kanallarında öğrenir, 
*Gettolarda bulunan gençlerin giyim kuşamlarının iyi şekilde yansıtılması. Eşoftman, önü kırılmış ve çoğunluğu beyaz renkte olan şapka, fileli koşu ayakkabıları,
*Kebap, 
*Kente özgü şivenin çok başarılı şekilde kullanılması: Adana Dili ve Edebiyatı. Yani, “orijinal” yerine “orjin” sözcüğünün kullanılması ya da “gidiyoruz, geliyoruz, biliyor musun” değil “Gidiyoruk, geliyoruk, bilunnu” denilmesi.

































8 Şubat 2017 Çarşamba

ŞIRDAN DOLMASI ADANA'DA YENİR


Şırdan, midenin bir bölümüdür. Aynı zamanda sakatat yemeklerinden mumbar vekokoreç gibi, Adana'da sıkça tüketilen ve Adana'nın yöresel nitelikteki yiyeceğidir. Şırdan olarak anılsa da asıl adı "şırdan dolmasıdır". Bu dolma hazırlanırken genelikle kuzunun şırdanı tercih edilir. Şırdan, Adana'da, "adana kebap" ve "şalgam" kadar yaygın olan bir yiyecek olmasına rağmen Adana dışında pek bilinmeyen bir yiyecektir.

Büyükbaş hayvanın 4 midesinden biri olan şırdanın temizlenip içine baharatlı pirinç doldurulup dikilip pişirilmesiyle hazırlanır. 
Şekil olarak biraz sıra dışıdır. Yenirken üzerine tuzlu kimyon ve pul biber serpilir. 
Çok farklı ve çok lezzetli bir yiyecek olan şırdanın görüntüsü tadı kadar güzel değildir. Şırdancılık Adana`da neredeyse başlıbaşına bir sektördür. Yaz veya kış farketmez, her köşebaşında bir şırdancı vardır. 


Malzemeler:
  • 4 adet Şırdan ( koyun şırdanı tercih edilirse daha lezzetli olur )
  • 250 gr. kıyma
  • Yarım kilo pirinç
  • Yarım kilo soğan
  • Bir yemek kaşığı biber salçası
  • Tuz
  • Karabiber
  • Kimyon
Yapılışı:
şırdanın temizlenmesi:
  • Şırdanın temizliği zahmetli bir iştir fakat iyi temizlenmesi ve dikkatli olunması önemlidir.
  • şırdanın içini güzelce temizlendikten sonra her iki yüzünü de önce soğuk suyla, daha sonra sıcak suyla iyice temizlenene kadar defalarca yıkayın.
  • Temizlediğiniz şırdanı birkaç saat tuzlu ve limonlu suda bekletin. Ve tekrar yıkayın.

Şırdanın yapılışı:
  • Soğanları ince ince doğrayın
  • Pirinç, kıyma, tuz ve karabiberi ekleyerek güzelce harmanlayın.
  • Hazırladığınız içi şırdanların içine doldurun.
  • Dolan şırdanları bir tencereye yerleştirin.
  • Tencereye 3 su bardağı su ve tuz ilave ederek yaklaşık bir saat kadar pişirin.
  • Yemeden önce üzerine bol kimyon, tuz, pul biber ve limon ekleyip, ısırarak ya da çatal bıçakla yiyebilirsiniz.






9 Aralık 2016 Cuma

ADANA'NIN TACI SABANCI MERKEZ CAMİİ

SABANCI MERKEZ CAMİİ


Adana’nın Reşatbey semtinde yer alan Sabancı Merkez Camisi,1998 yılında hizmete girmiştir. Ana kubbesi 32 metre çaplıdır. Sabancı Merkez Camisinin proje mimarı Necip Dinçtir. Orta doğunun en büyük camisi olmasıyla birlikte 28.000 kişiliktir. 52.600m² alan üzerine kurulmasıyla birlikte kapalı alan olarak da 6.600 m²’ye sahiptir. Osmanlı mimarisi tarzına uygun düşünülmüş, görünüm olarak iç mekan ve plan anlamında Selimiye Camisini anımsatır.4 minaresi, 4 yarım kubbesi ve 5 kubbesi vardır. 4 halife,4 mezhebedir. Yani iman’ın 6 şartına ve İslam’ın 5 şartı olarak açıklanmaktadır. 32 metre çapında ki ana kubbe 32 farz, avluda ki 28 kubbe Kur’an da adı telaffuz edilen 28 peygambere ve ana kubbede ki 40 pencere ise Muhammed’in peygamber olduğu yaşı, 99 metrelik olan 6 minare de Allah’ın 99 ismini niteler.

Cami, Adanalılar tarafından büyük bir ilgi ile karşılanmış; Adanalı hayırseverlerin, Türkiye Diyanet Vakfı’nın ve devlet bütçesinin katkıları ile caminin %50’si bitirilebilmiştir. 1996 yılında mali desteğe ihtiyaç duyulduğunda hayırsever Sabancı ailesi ile temas kurulmuştur. Sabancı ailesi de “VAKSA” kanalıyla toplam bir trilyon yüz kırk milyar TL bağışta bulunarak caminin tamamlanmasına yardımcı olmuşlardır.  Önceleri cami “MERKEZ CAMİİ” olarak anılmakta iken, Sabancı ailesinin bağışından sonra “SABANCI MERKEZ CAMİİ” olarak isimlendirilmiştir.

Cami, Sabancı ailesinin verdiği büyük destek ile kısa sürede tamamlanarak, 18 Aralık 1998 günü yine devlet töreni ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Sakıp Sabancı tarafından törenle açılmıştır. Son cemaat ve çevre düzenlemesi dahil camiinin bütün işleri, 2000 yılı Aralık ayında tamamlanmış, eser, Osmanlı mabet mimarisinin özgün eserlerinden olan Sultan Ahmet ve Selimiye camilerinin sentezinden meydana gelmiştir.

Adana Denilince Sabancı Merkez Camii
Sabancı Merkez Camii denilince aklınıza adana geliyorsa:

BU FOTOGRAFLAR TAMDA SİZE GÖRE...


















             

2 Aralık 2016 Cuma

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KADİRLİ

KADİRLİ TARİHİ 



Kadirli`nin Türklük dönemindeki ismi: Kars olarak geçmektedir.

Kars`ın ortaçağda Ermenilerden kalma bir yer ismi olduğu akla gelebilirse de o döneme ait haçlı kroniklerinde (belgelerinde) Kars şehir ismi geçmemektedir. Kars ismiyle geçen belge şimdiki araştırma sonuçlarına göre 1469 tarihine kadar uzanabilmektedir. Memluklar ile Ceyhan nehri kıyısında savaş yapan Zülkadiroğlu Şehsuvar Bey, başarılı olamayınca Savrun kıyısındaki Kars`a çekilmiştir. KARS, Çukurova`dan Ermeni hakimiyetinin kalkmasından hemen sonra (1340-1375) Maraş yöresinde yerleşip yurt tutan Zülkadiroğullarının hakimiyetinde kurulan bir şehir ismi olarak ortaya çıkmıştır.

Kadirli`de Osmanlı Hakimiyeti`nin gerçekleştirildiği 16.yy`ın başlarında tutulan 1526 tarihli Tapu-Tahrir defterinde de Kadirli Sancağı`nın Kars-ı Maraş olarak geçmektedir. Yani Maraş`a bağlı veya Maraşlılar`ın Kars`ı anlamına da gelmektedir. Buna rağmen 1500 ve 1600`lü yıllarda tutulan Osmanlı Arşiv belgelerinde "Kars-ı Zülkadriyye" ismine rastlanmaz. Genelde 1690`lı yıllarda patlak veren Maraş yöresindeki aşiretlerin isyan ve Kaçgun olayları esnasında Kars-ı Zükadriyye ismine sık sık rastlanmaya başlanır. 

PAZAR YERİ veya  Kars Pazarı

Kadirli`nin ticari canlılığı bütün tarih boyunca varola gelmiştir. Bu husus 1572 tarihli Adana defterinde şöyle açıklanıyor.

"....ve isneyn pazarında Maraş toprağıdır dediğimiz Kars sancağıdır". Bu sözlerin anlamı açıktır: Kadirli`nin 1500`lü yıllarda bile canlı ve eski bir pazar yeri olduğunu göstermektedir. Kadirli(Kars) ve Pazar sözleri birbiri ile bütünleşmiştir. 1808 tarihli son Kadirli sipahi yoklama defterinde bile Kadirli Kasabası " Pazar yeri demekle maruf" sözleriyle açıklanıyor.

Kars-ı Zülkadriyye

Kadirli Kasabası 1865 yılında yeniden kurulurken Cevdet Paşa`nın elinde bulunan bilgiler ve tarih görüşleri çerçevesinde Kars-ı Zükadriyye ismiyle resmiyet kazanmıştır. Aynı zamanda iskan sonrası Kadirli`nin bir mahallesi Pazar ismini almıştır. Günümüzde de Pazar mahallesi varlığını korumaktadır.






KADİRLİ

Kadirli ismi, sayın Vayısoğlu`nun tespitlerine göre 7/11/1928 tarihinde kesinlik kazanmıştır. Kadirli isminin alınmasında o zaman Adana İl Genel Meclisinde sözü geçen Remzi Karamüftüoğlu`nun önemli rolü olmuştur. Remzi Bey, Kadirli isminin alınmasıyla hem Zülkadiroğulları`nın hatırlanmasını sağlamış ve hem de yörenin Türklük özelliklerinin tarihi-kültürel temellere dayanmasına da yardımcı olmuştur. Kadirli Tapu ve nüfus dairesinde bulunan (eski yazı) defterlerde hala Kars ismine rastlanmaktadır. Açıklamalara göre Kars`a gönderilen mektuplar ve diğer resmi evraklar çoğu kez karışmakta olup bazen Adana Kars`ı veya Doğu Anadolu`daki Kars yanlışlıkla tercih edilmektedir. Muhtelif sebeplerden dolayı Kars isminden vazgeçilmiş ama Zülkadiroğullarından gelen KADİRLİ ismi korunmuştur.



Kadirli - Kars Bağlantısı

Büyük ölçekli Erzurum ve Kars yöresi pafta haritalarındaki yer isimleri, köy, şehir ve dağların aldığı isimlere baktığımız zaman Kadirli yöresi ile bağlantıları hemen fark edebiliyoruz.....Hacıhalil Dağı....Güveloğlu köyü....Yağbasan....Söğütler....Çullu....Azaplı....Tozlu....Karakuş köy isimleri Kars yöresinde bulunmaktadır.

Kars`ta 1.Dünya Harbi esnasında büyük kahramanlıklar gösteren Cihangiroğlu İbrahim Ağa oldukça tanınan bir kişi idi. Şimdi Kadirli`de bulunan Cihangirli Ailesinin kökenlerinin, Çıldırlılar`ın Kars tarafına dayandığını söylemek mümkündür.





30 Kasım 2016 Çarşamba

YÖRESEL TATLILARIMIZ

ADANA KARSAMBAÇ



Karsambaç, rendelenmiş buz veya temiz karın üzerine tatlı bir şurup ekilerek hazırlanan bir tatlıdır. Türkiye'nin güney illerinde daha çok rastlanan bir tatlıdır. Yayla kültürü olan bölgelerde tüketilir. Yayla özelliğinden dolayı Mersin'in Çamlıyayla ilçesinde karsambaçcılık yoğun bir şekilde yapılmaktadır. yaz kış açık olan dükkanlar vardır. Mersin ve Adana yöresinde karsambaç denilince akla Çamlıyayla(Namrun)yaylası gelmektedir.





Malzemeler

1 kase temiz kar (temiz kar bulunmadığı zaman soğutucuda dondurulmuş sade dondurma kullanılabilir)

20 ml bal

Gül şurubu

Su


Yapılışı

Temiz Karı (veya dondurma) bir kasenin içine doldurun ve bir çorba kaşığı ile iyice karıştırın daha sonra bal ile suyu karıştırarak orta kıvamlı bir şerbet oluşturun ve bu şerbeti karın üzerine gezdirip kaşıkla iyice karın içine yedirin. İsteğe göre bal şerbeti yerine gül şurubuda kullanılabilir. Mersin yöresinde özellikle sıcak yaz aylarında sıkça tüketilen bu serinletici tatlı o bölgenin en çok tercih edilen tatlılarındandır. Hazır satanlar karı kalıp olarak aldıklarından kaselere aktarmak için özel bir alet ile rendelerler.


YÖRESEL TATLILARIMIZ

ADANA BİCİ BİCİ


Bici bici muhallebisi, yaz dönemlerinde yenilen, Adana iline özgü[1] bir tür tatlı. Halk arasında kısaca bici bici adıyla anılır. En bilinen şekliyle rendelenmiş buz, pişmiş nişastapudra şekeri ve şerbetten oluşur. Bici bici geçmişte neredeyse tamamen seyyar satıcılarda satılan bir ürün olmasına rağmen son yıllarda restoranlarda ve kafelerdede tatlı olarak sunulmaktadır. Bursa ve Adana'da sıkça tüketilen tatlı, son yıllarda Akdeniz Bölgesi'ndeki illerde de yaygınlaşmıştır. Bursa'da evlerde de yapılan tatlı, aynı zamanda seyyar satıcılarda satılmaktadır. Adana ve civarında ise lüks kafeteryalarda yer almaktadır.




Kullanılan malzemeler

Bir porsiyon Bici bici dört temel malzemeden oluşur:
  • Bici. Bici bici'nin katı kısmıdır. Su ve nişasta kaynatılarak kalın bir muhallebi karışımı elde edilir. Karışım bir tepsiye aktarılıp soğutulur. Bu tepsi seyyar arabada servise hazır olarak bulundurulur.
  • Rendelenmiş buz. Servis için arabadaki büyük buz kalıbından elde edilir.
  • Tat veren sıvılar. Bunlardan en bilinenleri seyreltilmiş kızılcık şerbetimeyan kökünden elde edilmiş bir boya ile hazırlanan şurup ve gül suyudur.
  • Şeker. Genelde pudra şekeri kullanılır, havanda dövülmüş toz şeker de kullanıldığı olur.


Hazırlama ve sunum

Normal boy bir kase içine küp küp doğranmış bir miktar bici konur. Özel hazneli bir kürekle kazınan buz, bicinin üzerine kaseden neredeyse taşan bir tepe oluşturacak şekilde eklenir. Buzun üzerinden şerbetler dökülür, en sonunda şeker serpilir. Şerbet ve şeker nedeniyle eriyen buz, dipteki bicilerin üzerine akar ve bicinin etraflarında inceltilmiş bir şerbet birikir.
Hazırlama şeklinde ufak farklılıklar mümkündür. Ustaların bazısı buzu ekledikten sonra kaşıkla bastırarak ortasını açar ve şekeri oraya doldurur. Şerbeti veya şekeri önceden eklemek ustanın kararıdır. Tabağı süslemek için üstüne bir nane yaprağı bırakılabilir, farklı renkli iki şerbet kullanılabilir veya tekrar beyaz buz eklenebilir




YÖRESEL TATLILARIMIZ

ADANA TAŞ KADAYIF 



Malzemeler
  • 1 tatlı kaşığı kuru maya
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 tatlı kaşığı toz şeker
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 3 yemek kaşığı irmik
  • 1 su bardağı un
  • 1 su bardağı süt
  • 1 çay kaşığı karbonat
İç harcı için
  • 1 su bardağı ince çekilmiş ceviz
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 2 yemek kaşığı toz şeker
Şerbeti için
  • 2 su bardağı toz şeker
  • 1.5 su bardağı su
  • 1 tatlı kaşığı limon suyu
Kızartmak için
  • 130 g Bizim Yağ
Üzeri için
  • Ceviz




Taş Kadayıf / Adana hazırlanışı
Hamur için maya, ılık su, şeker ve tuzu bir kasede karıştırın. Maya kabarıp köpürünceye kadar yaklaşık 10 dakika bekletin. İrmik, un, süt ve karbonatı ilave edip 2-3 dakika çırparak karıştırın. Kasenin üzerine bir kapak kapatın ve bir saat kadar mayalanması için bekletin. Yapışmaz yüzeyli bir tavayı orta ateşte ısıtın ve 30 g Bizim Yağ’ı eritin. Mayalanan hamurdan 2 yemek kaşığı dolusu alıp tavanın ortasına dökün ve tavayı hafifçe çevirerek hamuru küçük yuvarlak şekline getirin. Üzeri göz göz olup kabarmaya başladıktan sonra 1-2 dakika daha pişirip fazla kurutmadan ocaktan alın (sadece bir tarafı kızaracak). Tüm hamur bitene kadar aynı işlemi tekrarlayın. İç harcı için ceviz, tarçın ve şekeri bir kasede karıştırın. Şerbeti için toz şeker ve suyu bir tencereye alarak kaynatın. Limon suyunu ekleyip ocaktan alın ve soğumaya bırakın. Kızaran kadayıfın üst kısmına cevizli tarçınlı harçtan yerleştirin ve hamuru ikiye katlayın. Cevizli harç dışarı taşmayacak şekilde kenarlarını iyice bastırın. Taş kadayıfları yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin. Kadayıfları erittiğiniz 100 g Bizim Yağda kızartın. Üzerine soğuyan şerbetten gezdirin. Ceviz ile süsleyerek servis yapın.